Prag’da protestolar

Politikacılar, bankerler ve çokuluslu şirket patronları şunu anlıyorlar ki küreselleçen şirket ve sermaye bütün yerküreyi kaplayan bir nefretle karşılaşıyor.

Ekonomik Küreselleşme İnsiyatifinin ilk gününde herşey sakin ve nizami. Kar amacı gütmeyen organizasyonların liderlerinin düzenlediği toplantılara katılım çok az. Siyah takım elbiseli 14000 banker ve siyasetçi “Şirket Vatandaşlığında Kar Hanesinin İnşası” gibi başlıkları olan IMF ve Dünya Bankası toplantılarında durmadan esniyorlar. Bu arada, polis sakince etrafı izliyor- bir Çek memurun, üzerinde “IMF’yi kapatın” yazan bir topu havaya attığını görüyorum.
Ancak gün biraz geçinçe, aktivistler çok sıkı korunan Kongre Merkezine doğru üç koldan birden saldırı başlatıyorlar. Çoğunlugu anarşist ve komünist olan bir grup, polis barikatlarını yarıp bankerlerin toplandığı salonun dibine kadar girmeyi başarıyorlar. Şiddetin bu kadar hızlı nasıl yükseldiği çok açık değil, ancak 50 Çek polisi üzerlerine yağan taş, sopa ve molotoflardan yaralanmış durumda. Karanlık çöktüğünde, Wenceslas Meydanı’ndaki McDonalds’ın camları aktivistler tarafından indirildikten sonra, polis tekrar geri püskürtülüyor. Bu sefer, protestocuların onlardan almayı başardıkları kendi coplarıyla dayak yiyorlar. Gün, atılan gözyaşartıcı gaz bombalarından oluşan bir duman bulutuyla bitiyor. Dünya Bankasının binlerce delegesi otobüslerde ve, genç aktivistler tarafından kuşatılmamış 4-yıldızlı otel arayışındalar.
İkinci gün geldiğinde, çok da süpriz olmayan bir durum, Çek polisi “kibarlığını” bir yana bırakıyor. İşlerin kasten bu hale getirildiğini gösterircesine, protestocuları çevirip ortada görünür hiç bir neden yokken gözaltına alan ve onları kodese atan polis memurları görüyorum. Bu 859 tutukludan çoğunun yemek, su ve telefon talepleri geri çevriliyor. Ve bazıları, çok ağır bir şekilde darp ediliyor. Gözaltına alınanların haklarını savunan organizasyonda bir gözlemci olan Marek Vesely diyor ki “burada kodesler hiç bir kontrolün olmadığı, tamamen karanlık yerler”. Bu organizasyon bir çok farklı türden insan hakları ihlalini soruşturuyor: ilk olarak polis-provakatörlerin kalabalığın üzerine saldırıp saldırmadığı, ve hatta – burada çok konuşulan- FBI tarafından sağlanan bilgilere dayanılarak sınırlarda geri çevrilen aktivistlerin olup olmadığı.
Görünen karmaşaya rağmen bazı başarı emareleri var. Öncelikle, Seattle’den beri sokaklarda oluşan baskı, geleneksel olarak gizli işler yürüten bu iki kurumun (IMF ve DB) kapılarını bazı eleştirmenlere açmak zorunda bırakıyor. IMF ve Dünya Bankası belgelerinin halka açık hale gelmesini isteyen Uluslararası Şeffaflık organizasyonunun delegeleri, diğer organizasyonların 350’ye yakın temsilcisi ile birlikte, Prag’daki toplantılara kabul ediliyorlar (5 yıl once kabul edilen organizasyon sayısı sadece ikiydi).
İtalyan Zapatistalar ve Katalonyalı Marksistler evlerine döndüler. Çekler şehirleriyle tekrar başbaşa kaldılar. Ve kodesler neredeyse boşaldı (bu satırları yazarken yaklaşık yirmi protestocu hala gözaltında). Fakat Prag Baharı bitmedi. Hareket dünyayı sarıyor; ve belki de en önemlisi şu ki, politikacılar, bankerler ve çokuluslu şirket patronları şunu anlıyorlar ki küreselleşen şirket ve sermaye bütün yerküreyi kaplayan bir nefretle karşılaşıyor.