IMF ve Dünya Bankası: Ulusal Yıkımın İki Aracı

Röportaj ve düzenleme, Jared Israel
Michel Chossudovky, Ottowa Üniversitesi, Ekonomi Profesörü

Bretton Woods Konferansı, 1944’de New Hampshire’daki Bretton Woods tatil yöresinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansının popüler adıdır. 44 ulusun temsilcilerinin katıldığı toplantıda Uluslararası Para Fonu(IMF) ve genelde Dünya Bankası olarak bilinen Uluslarası Kalkınma ve Gelişme Bankası kurulmuştur.


Chossudovsky: Ne zaman bir IMF heyeti herhangi bir ülkeye gitse ve borç vermenin koşulu olarak o ülkenin sosyal ve ekonomik kurumlarının yıkımını zorunlu kılsa -olanlar bir NATO bombardımanının yaratacağı fiziksel yıkıma çok benzerdir. IMF hastanelerin, okulların ve fabrikaların tasfiye edilmesi emrini verir. Yugoslavya’da yaptıkları gibi, bu durum hastanelerin, okullar ve fabrikaların bombalanmasından daha az masraf çıkartan bir yöntemdir. Ancak nihai sonuç aynıdır: ülkenin yıkımı.
IMF, MAI denilen bir program uygular – Çoktaraflı Yatırım Antlaşması (Multilateral Agreement on Investment). Nihai yatırım sözleşmesi. Bu sözleşmenin imzalanması, hedef ülkeyi ekonomik yıkıma götürür.

Jared: Washington’da şu anda yapılmakta olan protestoların talepleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

C: Bir çok insan, Bretton Woods sistemini, IMF’yi ve Dünya Bankası’nı protesto etmek için Washington’da toplandı. Soru şu: Ne için savaşıyoruz? STK’lardaki hakim görüşün hala, bu kurumları yoksullar ve benzerleri için çalışmaya teşvik etmemiz gerektiği görüşü olduğunu sanıyorum. Bretton Woods kurumlarına karşı yürütülen “50 Yıl Yeter” kampanyasından dolayı gelişen bu yaklaşımın bir hata olduğunu düşünüyorum. Ve insanlar giderek artan bir şekilde bu duruma karşı çıkıyorlar, bu Washington kurumlarının meşruluğunu sorguluyorlar.

J: Bazı insanların Dünya Bankası Tarafından aldatıldığını mı düşünüyorsun?

C: Dünya Bankasının insani bir yaklaşımı olduğunu sanıyorlar, IMF’nin yoksulluk yarattığını oysa Dünya Bankasının yoksulluğu azalttığını düşünüyorlar. Ya da ikisi arasında bir anlaşmazlık olduğunu düşünüyorlar. Bu saçmalık. Dünya Bankası esas olarak IMF’nin yaptığı işin aynısını yapıyor; sadece, Üçüncü Dünya’daki sorumlulukları farklı. Bir bakıma daha tehlikeli çünkü, çalışmalarını fakirliği yoketme adı altında sürdürmesi eleştirileri etkisiz hale getiriyor. Gerçek şu: bu iki kurumun arkasında Wall Street var. Sosyologlar tarafından değil bankerler tarafından yönetiliyorlar.


Serbest Ticaret, Savaşın Kardeşi

C: Daha da önemlisi, bir çok insan Nato ile olan bağlantıyı görmüyor. Bretton Woods kurumlarını eleştiren kurumlardan çok azı Yugoslavya'nın bombalanmasına karşı çıktı. Bu konu hakkında Seattle’da bir şey söylemediler, ve şu anda burada, Washington’da, bu konuda bir şey yapmıyorlar. Serbest ticarete karşı, IMF’ye karşı kampanyalar, üçüncü dünyanın borçlarının silinmesi için Jübile kampanyası, fakat savaşa karşı hiçbir şey. Serbest ticaret ve savaş kol kola gider. 19. yy’da İngilizlerin savaş açarak Çinlileri “serbestçe” afyon ticaretine zorlamaları bir gerçekti, ve bu gibi durumlar bugün de gerçek.
Ve IMF ile NATO arasında çok sıkı bir koordinasyon vardır. Bunu Kosova da görebilirsiniz. IMF ve Dünya Bankası bombardıman başlamadan önce serbest pazar uygulaması reformlarını içeren savaş-sonrası bir ekonomik planı çoktan uygulamaya geçirmişti. Hepsi beraber çalışırlar. Eğer bir ülke IMF’yi reddederse NATO gelir, ya da NATO ve bazı örtük kurumlar, ve IMF programlarının empoze edilebileceği uygun koşulları yaratırlar.

I: Çok keskin bir nokta.

C: Bulgaristan ve Romanya gibi IMF’yi kabul eden ülkeler bombalanmazlar, ancak onlar da bir kalem darbesiyle mahvedilirler. IMF, Bulgaristan’da en şiddetli reformları uyguladı. IMF ilacı sosyal hayatı yıkıma uğrattı – maaşlar azaldı, fabrikalar kapandı, ücretsiz sağlık bakımı ve toplu ulaşım servisleri yok edildi. Ve bu örnekler çoğaltılabilir.

Ve sadece NATO da değil. Bunu Orta Asya ve Kafkaslar’da gördük. IMF ve Dünya Bankasının reform ve özelleştirme programlarının empoze edilmesi sadece NATO ile beraber yürütülmüyor. Ayrıca CIA’in yürüttüğü gizli operasyonlar da var – savaş ve ekonomik yönetim kurumları küresel ölçekte birbirine geçmiş durumdalar.

Şu anda bazı ülkeler, Batı eliti tarafından alenen ya da gizli bir şekilde finanse edilen bölgesel çatışmalarla dize getiriliyor. KLA(Kosova Kurtuluş Ordusu), dışardan finanse edilen ayaklanma örneklerinden sadece biri. Nerede stratejik bir boru hattı varsa orada bu manipule edilmiş, yönlendirilmiş çatışmaları görebilirsiniz, ve örtülü olarak CIA ve uyuşturucu ticaretiyle bağlantısı vardır. Aleni olarak da NATO ve ABD’nin dış politikasıyla, ve nihayetin de IMF, Dünya Bankası, yerel bankalar ve yerel yatırımcılarla bağlantılıdır. Bir zincir gibi.
Bu global kurumları sınıflandıralım: Bir yanda Birleşmiş Milletler sistemi ve barış sağlayıcılar; belli senaryo ve rolleri oynuyorlar ve aslında Nato ile beraber hareket ediyorlar. Ardından IMF ve Dünya Bankası, Afrika ve Asya Kalkınma Bankası gibi bölgesel kalkınma bankaları, ve diğerleri. Avrupa’da ise Yeniden Yapılanma ve Kalkınma için Avrupa Bankası. Bunlar ana silahlar.
Bazen savaş, koşulları yaratıyor, ve ardından ekonomik kurumlar gelip parsayı topluyorlar. Ya da tam tersi, IMF’nin kendisi istikrarsızlığı sağlıyor, tıpkı Endonezya’da olduğu gibi. Endonezya’daki bazı eyaletlere yapılan ödemelerin kesilmesinde ısrar ettiler. Bu durum, yerel yönetimlerden oluşan ve 2000 adaya sahip bir ülke olan Endonezya'yı parçalara ayırmakta. Bu kanlı bir coğrafya. Yani bu adaları kendi başlarına bıraktılar.

Bunun ne olduğunu görebiliyor musun?

I: Bir diğer deyişle, yerel yönetimlere sağlanması gereken mali desteğin kesilmesinde ısrar ettiler?

C: Evet, mesela eğitim için gerekli olan destek, ve diğerleri için. Bunu yaparak – ve aklıma gelmişken söyleyim, bunu Brezilya’da da yaptılar- bir ülkeyi istikrarsızlaştırıyorlar çünkü bir ülkenin varolabilmesi için finansal tutarlılığının, finansal transferin olması lazım. Endonezya gibi bir örnekte, bu adaların her biri ufak birer devlet haline geldiler. Ve tabi ki, tek başına olma fikri farklı etnik gruplar için daha cazip hale geldi. Elbette onlar (yani bunu planlayanlar) bunun tamamen farkında – bunu daha önce de yaptılar ve yine yapıyorlar. Yugoslavya da oldu, Brezilya da oldu; Moskova hiç para aktarmadığı için kendi başlarına kalan eski Sovyetler Birliği bölgelerinde oldu. Polonya, Ukrayna ve diğerleri. Potansiyel olarak Amerika Birleşik Devletlerinde de olabilir. İç karışıklık ve çatışma yaratmak için garantili bir yöntem.

I: Hiç bir yararı olmayan karşılıklı çatışmalar?

C: Evet. Çünkü insanlar öyle fakir hale geldiler ki çatışmaya başladılar.

I: Her konuda, özellikle de etnik.

C: Somali’de etnik gruplar yoktu, ancak orada da aynı durum oldu. Balkanizasyon’un olması için, ayrımların olması için birden fazla etnik gruptan oluşan bir toplumun olması illa da gerekmiyor.

I: Ve dediğiniz, bütün bu olanların İmparatorluk için bir planın parçaları olduğu?

C: Bunun, ülkelerin bölgelere, aslında kolonilere dönüştürüldüğü, bir tekrar sömürgeleştirme olduğunu, yeniden kolonileştirme olduğunu söylüyorum.

I: İkisini birbirinden ayıran ne?

ÜLKELERE KARŞI BÖLGELER (mıntıkalar)

C: Bir ülkenin bir hükümeti vardır. Kurumlara sahiptir. Bütçesi vardır. Ekonomik sınırları, gümrükleri vardır. Bir mıntıkanın ise, aslında IMF tarafından kontrol edilen, göstermelik bir devleti vardır. Dünya Bankasının direktifleri ile kapatıldığı için, ne okulları vardır ne de hastaneleri. Sınırları yoktur çünkü Dünya Ticaret Organizasyonu serbest ticareti emretmiştir. Endüstri ya da tarımcılık yoktur, çünkü IMF programı da olan ve yıllık %60’a varan faiz geri ödeme oranları ile hepsi çoktan mahvedilmiştir.


I: Yıllık %60?

C: Brezilya’da daha da fazla. Şu anda Botswana’yı araştırıyorum. Ve faiz oranları korkunç derece de yüksek.

I: Ve bu IMF tarafından empoze ediliyor?

C: Kredilere bir tavan çekiyorlar. Görebiliyor musun? Böylece insanlar bankalardan kredi alamıyorlar; ve faizler tavan yapıyor ve bu da ekonomiyi öldürüyor. Ve daha sonra ekonomiyi serbest ticarete açıyorlar. Yani yerel kapitalist girişimler yerel bankalardan %60 faizle kredi alıyorlar ve daha sonra faiz oranlarının % 6 ya da 7 oldugu Amerika ya da Avrupa’dan gelen mallarla rekabet etmek zorunda kalıyorlar. Bu reformların hepsi, temelde yerel ekonomiyi yok etmeyi hedefliyor.

I: Peki buna karşı nasıl savaşmalıyız?

C: Tek bir soruna odaklanan bir hareketle değil. Sadece Bretton Woods kurumlarına, ya da Dünya Ticaret Örgütü’ne, ya da sadece çevre konularına ve genetik mühendisliğe odaklanarak yapamayız; bütün bu ilişkiler bütününe bakmalıyız. Resmin tamamına baktığımızda gücün neden uygulandığını da görürüz. Bu ekonomik sistemin altında kapitalist düzeninin kendisi var: askeri-endüstriyel kompleks (the military-industrial complex), haberalma teşkilatları, ve organize suçlar (ulusları Batının denetimine sokmaya olanak sağlayacak çatışmaları finanse etmekte kullanılan paranın geldiği uyuşturucu trafiği)

Bir tür savaş gemisi diplomasisinden füze ve roket diplomasisine geçtik. Gerçekte olan ise düpedüz bombalamak.


I: Askeri haberalma servislerinin (gizli servislerin), bir parçasının da gangsterler (mafya) olduğunu söylemiştiniz. Uyuşturucunun ekonomik olarak ne kadar güçlü bir sektör olduğu üzerine de yazılar yazıyorsunuz.

C: Bu çok daha karmaşık bir mesele. Çünkü, aslında mafya büyük sermayenin bir aracı, bir enstrümanı. Mafyanın, gücünü sistemin güçsüzlüğünden alması gibi bir durum yok. Bunlar, hiç bir kimseye sorumluluğu olmadığı için çok kolayca kullanabilecek insanlar. Yani çok daha kullanışlı bir durum.


Hakim Thaci’nin (Kosova Kurtuluş Ordusu’nun lideri) Kosova’daki hükümetin başkanlık koltuğuna oturduğunu düşünelim. Bir ülkeyi bunun gibi bir mafyanın (gangster) yönetmesi, vatandaşlarına karşılık sorumluluk duyan seçilmiş bir başkanın yünetmesinden daha kullanışlıdır.

En iyisi seçilmiş bir ganstere sahip olmaktır, Boris Yeltsin gibi, bu en iyi durumdur – seçilmiş bir ganster bulmak. Amerika’da da seçilmiş gansterlerimiz var [çevirmenin notu: Türkiye'de de var].

Neden? Çünkü seçilmiş gangsterleri yönetmek ganster olmayıp da seçilenleri yönetmekten daha kolaydır. Ancak şunu anlamalıyız ki bu gangsterler bariz bir şekilde itaatkardırlar – eğer bu duruma sömürgelerin bir suç ortamına dönüştürülmesi dersek yanılırız. Tam tersi doğrudur. Bu gangsterlerin ellerine bir gücün verildiği gibi bir durumla asla karşılaşmayız. Belki, çok büyüklerine olabilir… kısacası, yasal olan ticaret ile yasal olmayan ticaret birbirinin içine karışmıştır, birbirine nüfuz etmiştir.

Bunun önemli bir tarafı da şu: IMF, bütün dünyada, yasadışı ticaretin gelişmesi ve kara paranın aklanması için gereken koşulları yaratmakta. Bu çok açık, çünkü, yasal ekonomiler IMF reformlarının altında çöktüklerinde geriye kalan boşluğu başka ne doldurabilir ki? Bu kirli bir ekonomi; sabıkalı bir ekonomi.


Ve bütün bu olanlar, resmi(yasal) ekonomik sistemdeki bu tip çöküşler, ayaklanmaların başlaması, seçilmiş iktidarların istikrarsızlaştırılması, kurumların kapatılması, ülkelerin önce mıntıkalara ve daha sonra da kolonilere dönüştürülmesi için gerekli koşulları hazırlamakta.